Vizyon 2035 kapsamında bugüne kadar 7 tematik alanda gerçekleştirilen12 istişare toplantısının sonuncusu olan ve 100 civarında bürokratın katıldığı 2 günlük çalıştayda, kısa, orta ve uzun dönemli planları ihtiva edecek stratejik planın altyapısı oluşturuldu. Böylece Bakanlar Kurulu’na öneriler sunan Vizyon 2035’in temel ilkeleri belirlenmiş oldu.

2 günlük çalıştayı BRT’ye değerlendiren Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, kamunun üst kademe yöneticilerini bir araya getiren çalıştayda tematik çalışmalarda ortaya çıkan bulguların değerlendirildiğini söyledi.

Taçoy, “Bugüne kadar yapılan çalışmalarda sektörlerden gelen insanlar bu çalışmayı yaptı. 140 kişi ile başlatmış olduğumuz programı gerçek anlamında uzmanlarıyla ve yüzlerce kişinin her tematik alandaki katılımıyla değerlendirip hedefin belli olduğu bir noktaya geldik. Bundan sonrası artık bu adımların nasıl atılacağının hesaplanması ve planlanmasıdır” dedi.

Bakan Taçoy, Vizyon 2035’in tam olarak hazır olabilmesi için 6-7 aylık bir çalışmaya daha ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Taçoy, “Günün sonunda hedef ve amaç bellidir. KKTC’nin daha müreffeh ve daha ayakları üzerinde durabilecek bir yapıya ulaşması ve dünya dilini konuşabilen, dünya siyasetini dünya ekonomisini yakalayabilen boyutta olabilmesidir. Bugün geldiğimiz noktadaki çalışmalarla bir adım daha atıldı ve buna bir adım daha yaklaşılmıştır” dedi.

Bakan Taçoy, yapılan çalışmayla gelecek nesillerin de bu vizyon çerçevesinde nasıl hereket edeceğinin ortaya konduğunu belirtti.

Taçoy, “Bu hedefler kısa veya uzun vadeli olabilir ama basamakları tek tek çıkıp bu hedeflere ulaşmak için atılacak olan adımlar da bunun kazancı olur ve ülkedeki fert başına düşen milli gelirin artabilmesi için nasıl ve ne gibi gelişmelerin olabileceğinin start noktası olur. Çünkü artık çok farklı bir döneme giriyoruz. Bu dönem artık KKTC’nin dünya dilini konuştuğu bir dönemdir, hedeflere ulaşma dönemidir, hedefler da kalıcı olacak ki biz bir yerlere varabilelim” dedi.

Vizyon 2035 çerçevesinde bugüne kadar gerçekleştirilen toplantılarda, sürdürülebilir ve kaynakların daha adil dağıtıldığı; müdahaleci kamu yerine özel sektörün rekabet edebileceği, iş yapma ortamını elverişli hale getiren ve piyasanın öncülüğünde büyüme yaratan; rekabetçi ve üretken bir ekonominin sürdürebilir kalkınmayı getireceği kanaatine varıldı.

Bunun için de yatırımcılar için güvenilir ve çekici bir yatırım iklimi; zengin çevre ve kültürel mirasa dayalı çeşitlendirilmiş bir turizm; bölgesel elektrik şebekelerine enterkonekte olarak bağlanmış doğa dostu, uygun maliyetli, verimli ve güvenli enerji; gelişmiş, sürdürebilir ve dengeli bir refah sistemi; piyasanın ihtiyaçlarına cevap veren, inovasyon ve araştırmaya dayalı kaliteye odaklanan yükseköğretim ihtiyacı ortaya kondu.